İçimizdeki Benler Üzerine
- Mert Ali Aytaç
- 16 Eyl
- 2 dakikada okunur
“Bir gün, ölü benliklerimden birini toprağa verdiğimde, mezar kazıcısı oradan geçti ve bana söyle dedi: “Cenaze töreni için buraya gelenler arasında, sevdiğim insan sadece sensin.” Cevap verdim: "Bana iltifat ediyorsunuz; ama beni niçin seviyorsunuz?” “Çünkü,” dedi mezarcı, “onlar ağlayarak gelip ağlayarak gidiyorlar, ancak sadece sensin gülerek gelip gülerek giden.”
-Meczup (Halil Cibran)
İnsan, içinde birçok benlik barındırır. Bu benliklerden kimi parazit gibidir, insanın öz benliğinden beslenir. Öz benlik mi? O da nedir, o Yunus Emre’nin “Bir de ben vardır benden içeri.” dediği bendir, bizim en saf, düşüncelerimizin en açık olduğu zamanla değişen zihnimizdeki saf benliktir. Bu benliği değiştiren tek şey zamandır, mekân ona tesir edemez. Bu benlik yalnızca zamanla, yeni kitaplar okudukça, yeni yerler gördükçe ve yeni insanlar tanıdıkça değişir. İşte bu benlikte duygular bize yalan söylemez, kalbimiz de. Bu benliğimizde ne isek oyuzdur aslında. Bir de bu benlikten üreyen, aynı bir hidranın başları gibi, birtakım “yan” benliklerimiz vardır. İşte bunlardan bazıları parazit gibidir, bizi depresifleştirir, pasifleştirir, neşemizi emer ve bizi daha kötü bir insan yapar. Bir de simbiyotlar vardır, bu benlikler hem öz benliğe birçok şey kazandırır hem de kendileri kazanırlar. Unutmayın, tüm benlikler egoisttir. Doğaları onlara bunu emreder ama simbiyotiklerin parazitlere kıyasla daha az egoist olduğunu da söylemeden geçmeyelim. İşte bahsettiğimiz bu simbiyotlar ve parazitler yani “yan” benlikler, o gün yanında bulunduğumuz insana, sevgilimizin bize karşı davranışlarına, son okuduğumuz kitabın sonuna vb. göre yani en ufak faktörlere göre değişir ve öz benliği gölgede bırakırlar. Simbiyotlar bunu iyi anlamda yapar, parazitler kötü anlamda.
Bu noktada her insan fikrimce simbiyotlarını beslemeli, korumalı, kollamalıdır ve öz benliğini besleyen bir o iyi benlikleri bünyesine kazandırmalıdır ve de parazitlerini öldürmeli, o pis “öz benlik emicilerinden” kurtulmalıdır. İşte ben burada Halil Cibran’ın Meczup’unda o başkaları ağlarken gülen adamın parazitten kurtulma farkındalığına kavuşmuş bir adam olduğuna inanıyorum, “sıradan” insanlar parazitlerinden “şans eseri” kurtulunca kendi benliklerinin azaldığını veya eksildiğini düşünür. Ağlarlar, ağlarlar, ağlarlar… Ancak diğerleri, ayrı tuttuğum insanlar parazitlerinden kurtulmanın mutluluğunu yaşarlar, diğerleri ağlarken onlar gülerler ancak her insanın gözünden yaş akar.
İçimizdeki benlikler böyledir işte: simbiyotlar ve parazitler. Bize düşen simbiyotları beslemek ve parazitleri öldürmektir ama her şekilde kanayacağız ve her halükarda gözümüzden yaş akacak.
Mert Ali AYTAÇ
Yorumlar