Deneyim ve Bilginin Farkı Üzerine
- Mert Ali Aytaç
- 16 Eyl
- 2 dakikada okunur
Bildiğiniz üzere bilgiyi yazılı, sözlü, dijital birçok araç aracılığıyla elde edebiliyoruz ancak deneyim böyle değildir. Deneyimler okunarak anlanabilirler ancak okunarak yaşanılamaz ve insandaki tesiri yaşadıkları kadar olmaz. Bu sebepten deneyimlerin psikolojik ve ontolojik tarafı insanın zihninde bilgiye kıyasla çok daha farklı bir yerdedir ve unutulması bilgiden daha zordur.
Peki bu denemenin amacı nedir? Aslında bu denemenin amacı insanlara kendimin deneyim hakkındaki deneyimlerini ve müşahedelerini aktarmak. Ben kendim şunu müşahede ettim ki bir konuyu ne kadar okursak okuyalım o konuyu yaşamadığımız ve özellikle bu konu toplumsal bir konuysa o konuyu deneyimlemediğimiz veya o konuyu hakkında yeterince düşünmediğimiz sürece okuma hakkındaki söylevlerimiz sadece birer kıylükalden ibarettir. Peki kıylükal nedir? Kıylükal aslında en basit tabiriyle o onu dedi bu bunu dedi dediğimiz aktarımcılıktır ve insan özgün fikirlerini ancak deneyimleri sonucunda üretir. Bu sebeple bütün bilim insanları ve bütün filozoflar fikirlerini genellikle yaşlılık zamanlarında üretirler çünkü özgünlük ve deneyimler birbirleriyle doğru orantılıdır. Doğru orantılı olan bu iki mefhum benim hayatımı da çok derinden etkiledi ve ben de deneyim hakkındaki deneyimlerini bir deneme aracılığıyla insanlara aktarmak istedim.
Öncelikle kendim hatamı kabul edeceğim bir kısımdan başlamak isterim, bu konu eşcinsellik konusu. Aşk üzerine yazdığım denemede de aslında bu konuya ufak bir atıf var ama tam olarak bir atıf yapmadım, eşcinsel insanlarla tanışana dek eşcinsel insanların hastalıklı insanlar olduklarına kanaat getirmiştim; okumalarım, yazdığım şeyler, yaptığım şeyler ve kafamdaki düşünceler beni bu düşünceye sevk etmişti. Ancak sonradan şunu anladım ki toplumsal birtakım konular; kadın erkek eşitsizliği, toplumsal sınıflar arasındaki uçurum, ekonomi modelleri, toplumsal ahlak modelleri gibi felsefi konular yalnızca teoride ve kağıt üstünde çözülebilecek veya bu tür şeyler üzerinden anlaşılabilecek konular değiller. Bu sebeple çok araştırmadığım veya deneyimlemediğim konularda yeterince konuşmamayı ve bu konularda en azından deneme yazmaktan kısmen uzak durmayı kendime salık verdim. Bazı konular özellikle de demin de bahsettiğim gibi toplumsal konular daha çok pratikte işleyen konular olduğu için teorik kısımları aslında çok da önemli değildir ve bu tür konularda teoride konuşmak pratikte hiçbir şey deneyimlemeden bunu yapmak kadar yanlıştır. Ki pratik olayları da incelediğimizde karşımıza utilitaryanist yani toplumsal faydacı bir felsefe çıkar, olaylar sonuçlarına göre değerlendirilir; her zaman etki, niyetten bağımsızdır ve değerlendirilen etkidir.
Öyleyse buradan şu sonuca varabiliriz ki deneyimlemek yani müşahede etmek bilgiden çok çok daha değerli ve çok çok daha kalıcıdır ve insanlar toplumsal konulardan, en azından bu konuları deneyimlemediği sürece, olabildiğince uzak durmalı ve temkinli yaklaşmalıdır.
Mert Ali AYTAÇ
Yorumlar