Pazar Yerindeki Sinekler (Nefret ve Aptallık Üzerine)
- Mert Ali Aytaç
- 16 Eyl
- 2 dakikada okunur
Nietzsche, Zerdüşt’ünün “Zerdüşt’ün Konuşmaları” yerindeki bir bölümde bize haset dolu insanlarla ilgili müthiş bir metafor sunar. Nietzsche’ye göre dünya bir pazar yeri gibidir ve büyük insanlar burada konuşup anlaşırlar. Bu büyük insanlardan bazıları oyuncudur ve hayal satarlar (kendileri bile inanırlar buna!), bir kısmıysa gerçekten büyük adamdır ve üretirler (onun tabiriyle üstinsandırlar). İşte dünya bu adamların çevresinde döner. Bu pazar yerinde bir de soytarılar, amiyane tabirle “büyük adamların yalakaları” veya anın efendileri vardır. Onlar güç neredeyse oraya koşarlar. Bir de pazar yerinden eksik olmayan sinekler ve onların kulak tırmalayan vızıltıları vardır. Bunlar herkesi eleştiren ve günün sonunda bir büyük adamın gölgesinde gölgelenen küçücük insanlardır. Önemsizdirler. Önemsiz oldukları gibi şu deyimin hakkını verirler: “Sinek küçüktür ama mide bulandırır.”
Nietzsche sözlerinin ve tanımlamalarının devamında onları “zavallı” olarak nitelendirir ve üstinsana seslenerek ondan kendi yalnızlığına kaçmasını ve sineklerden uzak olmasını çünkü sineklerin tek amacının öç ve kan olduğunu anlamasını ister. Gerçekten de sinek böyledir, tek işi mide bulandırmaktır ve ömrü boyunca kan için ve yakıp yıkmak için çabalar. Taş üstüne taş koymaz ama koyanlara karşı susmaz o koca dili. Yağ gibidir, bir şekilde üste çıkar. Gerektiği yerde nefretini kusmak için iftira atar, yalan söyler ya da insanların özelini açık eder. Ah, şöyle insanlara ne kadar yazık! Nietzsche devam eder ve der ki “Onlar senin (üst insanın) etrafında vızıldar, hatta övgüleriyle bile: Sırnaşıklıktır onların övgüsü. Tenine ve kanına yakın olmak isterler.” Yani güç üstinsandan yana eserse bu sefer o aptal ve öz saygı ve kontrolünü yitirmiş sinekler övgü için vızıldamaya başlar. Yine de rahatsız edicidir vızıltı…
Nietzsche onların sık sık sevimli gözükmesinden ve kurnazlıklarından yakınır ve der ki “Ama bu davranış, öteden beri kurnazların korkaklığıdır. Evet, kurnazdır korkaklar.” Evet, ne yazık ki bu adaletsiz dünyada bu kurnaz ve korkak sinekler kazanır. Veya kazandıklarını zannederler… Onlarla konuşmaya gittiğinizde hakaretler vızıldarlar kulağınıza ya da karşınıza bile çıkamazlar korkularından. Nietzsche devam eder ve der ki: “Ama onların (sineklerin) daracık ruhu şöyle düşünür: ‘Bütün büyük varlıklar suçludur.’” Ama değildir, oysaki suçlu olan onların dar ruhları ve at gözlükleridir. O at gözlükleri gözlerine yapışmış, tanrı gözlerini bağlamış ve kalplerini mühürlemiştir. Bir üstinsan ile karşılaşınca yapabilecekleri tek şey kin kusmak veyahut ona zarar vermeye çalışmak yani kan dökmektir. Sinek bir tek bundan anlar. Sinek bu yüzden aptaldır, çünkü seviyesine çıkamayacağı kişilerle kendini kıyaslamaya niyetlenir ve en sonunda gerçeklere gözlerini kapatıp bir avuç çamur alır eline. Sonra malum, çamuru fırlatır üst insana. Sineğin fırlatacağı çamurdan ne olur ki? Fark etmez bunu diğer üst insanlar. Bu kadar küçük bir izi ancak diğer aptal sinekler fark eder ve alkışlarlar bu sineği.
Ey sen üstinsan, bırak sinekleri; yalnızlığına kaç. Sinek çamur atmakla kendi bedenini pisletir. Pistir zaten o yaratılıştan pistir. Sürüyle hareket eder ve büyüklerden kan emmek için fırsat kollar. Ve ne yazıktır nefret üzerine birleşenlere ve ne kadar yazıktır aptallığı nefretiyle karışıp kendini küçültene! O yüzden sürülere katılmayın ve sineklerden arının. Sevgilerle…
Yorumlar