“Korkma Allah bizimledir.” (Sığınma Üzerine)
- Mert Ali Aytaç
- 16 Eyl
- 1 dakikada okunur
Yine tanrının var olduğu varsayımı üzerinden bir yorumlama yapacağız bu denemede. Tanrının sonsuz merhametli olduğunu “Otobüsteki Adam (Tevafuk Üzerine)” adlı denememizde temellendirmiştik hatırlarsanız. Sonsuz merhametli olan tanrı şüphesi kulu ona isyan edip inatla karşı gelmediği sürece kulunun yardımcısı olacaktır. Bu ayrıca bir telkin yöntemidir ve bu telkinlerin psikoloji üzerinde azımsanmayacak kadar büyük etkileri olduğu kanaatindeyim.
Buraya karşı çıkılabilecek bir argüman koymadım, az çok tanrıya inanan herkesin düşüneceği gibi tanrının merhametine sığınmanın bir acizlik değil aksine kulluğun bir gereği ve nimeti olduğunu savunuyorum. Buna da itiraz edecek teist sayısının marjinal bir yüzdelik kesimi işgal ettiği kanaatindeyim. Bu konudan ben başka bir konuya biraz temas etmek istiyorum.
Biraz alakasız gelebilir ama ben bu konuyu yakın dostlarımdan biriyle konuştuğumda bana bu sözün değiştirilmediğini ve gerçekten söylendiğini nasıl ispatlayabileceğimizi sordu. Ben de ona ufak bir açıklama yaptım. Bu açıklamayı burada yineleyeceğim. İlk olarak Hz. Muhammed’in bu sözü Kur’an’da geçiyor ve biz bugün hazreti peygamberin dönemine ait Mushaflarla elimizdeki mushafları karşılaştırdığımızda herhangi bir farklılık göremiyoruz. O halde söz korunmuştur. Peki ya sözün gerçekten söylenip söylenmediği konusu? Burada da Altay Cem Meriç başta olmak üzere birçok yazarın da öne sürdüğü “samimiyet deliline” dair konuşmak istiyorum. Eğer Hz. Muhammed, mağarada o sözü söylememiş olsaydı o sırada onunla mağarada bulunan Hz. Ebubekir onu hemen yalanlardı çünkü Hz. Muhammed’e inanarak ölümün kıyısından dönmüştü ve eğer Hz. Muhammed’in böyle bir şey yazdığını (asla) görseydi buna elbette ki müdahale ederdi. İşte samimiyet delili hem sözün gerçekliğini hem de Hz. Muhammed’in nübüvvetine yönelik bir delil olarak sunulabilir.
Yorumlar