Dil ve Entelektüellik İlişkisi Üzerine
- Mert Ali Aytaç
- 16 Eyl
- 2 dakikada okunur
“Dilimin sınırları dünyamın sınırlarıdır.”
-Tractatus (Ludwig Wittgenstein)
Entelektüelliğin bir ölçütü olsaydı bu kesinlikle dil olurdu. Çünkü dildeki kelimeler, kelimelerin kullanım derinliği ve çift anlamlılığı düşüncenin ufkunu açar. Onu bir okyanusa salınmış bir gemi yapar. Kimisi bu okyanusta gezinirken çok şey keşfeder çünkü adı üstünde bir okyanustur onun kelime haznesi, ucu bucağı yoktur. Ancak kimisinin kelime haznesi dardır, tabiri caizse küçük bir gölettir ve düşünceleri de o göletin derinliği kadar sığdır.
O yüzden bir insanın entelektüel birikiminin en büyük göstergesi bildiği diller ve derinlikle kullandığı kelimelerdir. Mesela aranızdan bazılarının dikkatini çekmiş olmalıdır ki bu on denemelik albümde bir denemede “decadancé” kelimesini kullandım. Fransızca kökenli bu kelimeyi niye kullandım peki? Çünkü içinde felsefi bir derinlik barındırıyor ve çürümeye toplumsallık ve yayılım anlamlarını katıyor. O yüzden bu kelimeyi özenle seçtim ve kullandım. Ya da demin “sığlık” kelimesini hem yan anlamıyla hem de gerçek anlamıyla kullandım. İşte tüm bunlar aslında benim bu kelimeler üzerine az da olsa düşündüğümü gösterir ancak benim tam olarak bir entelektüel olduğum anlamına gelmez. Çünkü entelektüel olmak içinde birçok faktör ve şartı barındıran bir mefhumdur.
Ya da başka dillerden basit örnekler vereyim. Birisi “kültür” kelimesinin kökeni, kültür aslında “ekip biçmek” anlamına gelen Latince “Culteden” gelmekte ve kelime bugün İngilizce’de hem tarım “Agriculture” hem de literal anlamıyla “kültür” olarak kullanılmakta. Ya da Türkçede kültür mantarı dediğimiz mantar aslında bu mantarın bir tarım ürünü olduğunu gözler önüne seriyor ancak kelimenin 19.yy.da kazandığı soyut kavramın egemenleşmesiyle birlikte kelime “bir medeniyetin sahip olduğu etnografik ve entelektüel birikim” anlamı kazanıyor.
İşte dil böyledir, ustalıkla kullandığınızda ve ufkunuzu genişlettiğinizde düşünce ve hislerinize tercüman olan ve dünyamızın sınırlarını çizen ve ortaya çıkışı da biyolojik olarak bir o kadar garip olan bir mefhumdur. Entelektüelliği belirleyen ana faktörlerden biridir. Zaten genelde poliglot (beş ve daha fazlasında dil bilen) insanlar aynı zamanda birer polimattırlar (hezarfendirler). Bu yüzden dile hakim olmak ve onu bir cambaz ustalığıyla kullanmak hem sosyal hem entelektüel olarak birçok şeyin yol göstericisi olur.
Mert Ali AYTAÇ
Yorumlar